Kayıtlar

Metal Kalp Bölüm 29: Sanırım Affetti...

Ona baktım. Gülümsüyordu. Bazen bir gülümseme çok şey anlatır bize. Mesela barışma vaktinin geldiğini anlatır. İlk "Seni seviyorum"un müjdecisidir bazıları. Veya kırılmış bir kalbi tamir etme çabasını anlatan bir şiirdir bazen gülüşler... İşte ben de onun gülümsediğini görünce küçükken yaptığım hatayı unuttum. Kabuslardan men edilme nedenimi unuttum.    "Gelmişsin. Affettin mi artık?" Güldü. Kaşlarını hafiften çattı. "Kuralları çiğnemenin bedeli 16 yıldı." "Kuralları çiğneyen 6 yaşında bir kız olsa da mı?" "Evet. Eğer sana o gün merhamet gösterseydim şu anda olduğun kişi olamazdın. Seni gerçek hayattan da kurtarmamı isterdin. Ama daha önce de söylediğim gibi, elimden sadece kabuslar geliyor..." "Şu an karşımdasın ama?" Gülümsedi ve omuz silkti. Kenardan gözlerinden ateş saçan Aleksey'e kaçamak bir bakış attı. "Aslında değilim. Nedense kabuslarını unuttuğunu hissettim, ben de sana hatırlatmaya geldim. Sana darılsam da,...

Metal Kalp Bölüm 28: Kabuslarım, Bana Verilmiş Armağan

 ----------Michelle Howell'in Gözlerinden---------- Karşımıza çıkan adam her açıdan tuhaftı. Bakışları, konuşması, sesi, her şeyi... Ama yanıma gelip gözlerimin içine baktığında gördüğüm kızıl gözleri, tanıdık bir dosta aitlerdi. Yıllar önceden gelen bir dosta... Her doğum günü gecemde gördüğüm kabuslardaki adamın gözleriydi bunlar.  Daha çok küçükken başladı kabuslarım. O yılki doğum günüm korkunçtu. Babam eve kör edilmiş bir gözle dönmüştü. Annem sinir krizi geçirmişti. Abim babamdan korkmuş, kendisini odamıza kilitlemişti. Ben babama sarılıp onu çok özlediğimi söylemiştim. Başımdan geçenleri anlatmıştım, babamın yüzündeki mutsuzluk gitsin diye o kadar uğraşmıştım ki. Ama babam gülmemişti o gece. Sağlam kalmış gözünde sadece acı vardı. Acı ve mutsuzluk. Belki anlattıklarımı dinlemedi bile o gece, bilemiyorum. Sadece en sonunda beni itip sessizce ağlamaya başladı. Babamın bu tavrına anlam verememiştim. Beni onu çok seviyordum, onu mutlu etmeye çalışmıştım, gülsün diye uğraşmı...

Metal Kalp Bölüm 27: Kalpsizin Biriyle Karşılaştık O Gece

Minik bir kıpırdanma hissettim. Michelle'in elini tutan avucumda minicik bir hareket, neredeyse bir serçenin kalp atışı... Duvara yaslamış olduğum başımı derhal Michelle'in yüzüne çevirdim, gözleri kapalıydı. Bir saniye dahi olsun gözümü kırpmadan onu izlemeye başladım. Hiçbir değişiklik olmayınca içimde açan minik umut çiçeği tekrar yapraklarını döktü, ben de gözümü kapayıp bu bekleyişin daha ne kadar süreceğini düşünmeye başladım... Sonra aniden cılız bir ses duydum, bir fısıltı... "Ben seni vurduğumda da bu kadar acımış mıydı..?" Ona döndüğümde gözlerinin hâlâ kapalı olduğunu gördüm ama konuşmuştu işte. Konuşmuştu, yalvarmalarıma karşılık olarak konuşmuştu, kalbimin sızısını dindirmek için konuşmuştu, meleğim konuşmuştu! Ona bakarken gözlerimin dolmasına engel olamadım, sonra da o yaşların yanaklarımdan aşağı süzülmesine. Üstünde oturmakta olduğum sandalyeden yavaşça aşağı indim, yatağının yanına çömeldim ve başımı yatağa; elinin yanına yasladım. Elini daha da sıkı...

Metal Kalp Bölüm 26: Zehirli Bir Mavi

 ---------Aleksey Dima Boris'in Gözlerinden--------- Yüzümde en az gece kadar karanlık bir maske vardı. Michelle'i bir saniye bile bırakmadan tüfeği elime aldım. Sırtımda cennetten düşmüş bir baş melek vardı adeta. Gümüşi bakışlara sahip gri gözleri bir daha asla uyanmayacakmış gibi kapalıydı. Yanakları ve dudakları kanla ıslanmıştı, metal kalbi paslanmıştı adeta. Yaşam dolu kalbi ölüm meleğinin eline düşmüştü, ölüm meleği zevk alırcasına oynuyordu meleğimin hayatıyla. Ölüm, yaşamı yanına almak üzereydi... Yapacağım şey delilikti. Michelle uyanık olsa aynen böyle derdi, sonra da yüzüme bir tane çakardı. Bu düşünceyle yanaklarımın istemsizce var olmuş bir gülümsemeyle hareket ettiğini hissettim. Onu kurtaracaktım. Onurum üzerine söz vermiştim, onu hep koruyacaktım. 14 yıllık bu yemini onu vurmaya cüret etmiş bir serseri yüzünden bozmaya hiç niyetim yoktu. Bir kez daha bileğine dokunmamla kalp atışlarım hızlandı, tüm bedenim korkuyla yanmaya başladı. Kalp atışları zar zor hissedi...

Metal Kalp Bölüm 25: Gözyaşlarına Yetecek Gücüm Yok

 Masamda oturmuş, ajans tarafından bana verilen Sophie Erlich dosyasına bakıyordum. Sıradan bir genç kız ama işlenen cinayet profesyonel... Eline tabanca almamışlar bilmez, benim gibi suikastçıların dikkat ettikleri hususlardan her birine bu adam da dikkat ediyordu. Kızın peşinden koşarken tabanca sağ elindeydi, cesedin başucunda dururken sol. Mermi modeli ayırt edilmesi zor silahlardan M-6396 kullanıyordu, o silahı nerede görsem tanırım ben. Suikastçıların can dostudur bu silah. Sıradan bir katilin işi olan sıradan bir kadın cinayeti değildi bu vahşet. Planlıydı. O kızı öldürmek için plan yapmışlardı. Kim bilir, belki kızın arkadaşları da suç ortağıydı. Belki bana verilen tüm konuşma kayıtları yanlıştı. Ama Tanrı aşkına, 15 yaşındaki bir kız ölümü hakedecek ne yapmış olabilirdi ki? Yüzümü ellerimin arasına gömdüm. Bir sorunu çözüyordum, yenisi ortaya çıkıyordu. Temizlediği ev iki dakika bile geçmeden yine dağılan bir hizmetçi gibiydim. Şu evi dağıtmayı bırakın artık! Dosyayı...

Metal Kalp Bölüm 24: Kanlı Bir Anı

 Derin bir nefes alarak uyandım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Binlerce hayal gerçeğinden bir anda gerçek dünyaya uyanmıştım. Doğruldum, saat gecenin üçüydü. Gördüklerimi anlatmak, birileriyle paylaşmak ve hatta güvenilir bir omuzda ağlamak istiyordum...  Tekrar uyumaya çalıştım ama elimden gelen sadece tavana bakmaktı. Bir süre tavanla bakıştıktan sonra uyuma çabalarımın faydasız olacağını anladım. Üstüme bir ceket alıp dışarı çıktım, biraz hava almam lazımdı. Sessiz ve karanlık sokakta sokak lambalarının eşiliğiyle yürümeye başladım. Ay son dördündü, ama yıldızlar görünmüyordu. Gerçekten, gökyüzünde tek bir yıldız dahi yoktu... Yıldızlara nişan alıyordu, vurduğu her yıldızla beraber gökyüzünde yağmurlar yağıyordu. Yürümeye devam ettim. Hafif bir yağmur yağmaya bağladı, yumuşakça saçlarımı okşadı. Soğuk gelmedi yağmur, daha çok ılık ve şefkatli bir anne eli gibiydi. Yerlerde su birikintileri oluşmaya başladı. Gökyüzüne baktığımda tek bir bulut dahi göremedim oysa, belki de yağ...

Metal Kalp Bölüm 23: Binlerce Olasılık, Hepsi Kafamda

Aleksey sert bir sesle sordu infaz ettiği yaşayan ölüye: "Kimsin sen!" "Augusta. Augusta Carney." "Seni şu anda tutuklayabilirim." "Tutukla o zaman." Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı: "Ama merak ediyorum, Augusta... Bu aptal cesaretine sahip olabilecek tek bir kişi tanıyorum ben..." Beni kontrollü bir şekilde ona doğru döndürdü. Gözlerinin mavisi derinleşti, geceden kopmuş bir parça karanlık oldu. "İnfaz ettiğim bir suçluyu rüyamda görmüştüm. Gökyüzündeydi. Elinde bir ok vardı. Yıldızlara nişan alıyordu, vurduğu her yıldızla beraber gökyüzünde yağmurlar yağıyordu. Boynunda ve bileklerinde zincirler vardı. Sonra birden bir kuş sürüsü etrafını sarıyordu. Ona kanat oluyorlardı. Sonra, gözlerinde siyah yaşlar akmaya başlıyordu. Yaşların yeryüzüne düşen her bir tanesi cehennem oluyordu orada yaşayan günahkarlara. İyilere ise cenneti sunuyordu onun gözyaşları. Ve sonra ne oluyordu tahmin etmek ister misin, Augusta?" Gökyüzü bakışl...