Metal Kalp Bölüm 20: Farklı Bir Yüzle Doğru İşler
Şehirdeki pansiyonlardan birisine geldim. Kalacak bir yer lazımdı. Sahte kimliğimi kullanarak bir oda kazanmayı başardım. Ücret olaraksa yanıma aldığım paranın bir kısmını kullandım. Adella'nın çekmecesinden daha önceden aşırdığım para... Kızın her şeyini almıştım resmen...
Pansiyondaki odam küçüktü. Duvarlar ve parkeler bembeyazdı. Yatak örtüm maviydi, yastıklar bana göre bulutlar kadar yumuşaktı. Kahverengi bir masa ve yeşil, eski, kütüphanelerde bulunan masa odayı güzelleştiriyordu bence. Pencerelerde beyaz stor perdeler vardı. Özetle tertemiz bir odaydı. Günümün büyük bir çoğunluğunu dışarıda farklı yüzler eşliğinde Şimeon'un günlük olarak ziyaret ettiği yerlerde onu takip ederek geçiriyordum. Gecemi de hakkında topladığım verileri raporlayarak geçiriyordum tabii ki.
Yine bir şafak vakti Şimeon'un günlük toplantı takvimini incelerken onunla tanışmak için en uygun ortamın bulunacağı toplantının gelecek ayki yıllık analiz toplantısı olacağına karar verdim. Şimeon her yıl yaptığı işleri topluca analiz ettiği, meslektaşlarıyla yıllık kazancı kutladıkları ve basın mensuplarına her şeyin mükemmel olduğunu söyledikleri bir toplantı düzenlerdi. Toplantıya her türlü basın mensubunun katılımı serbestti. Benim bürüneceğim sahte kimlik için de mükemmel bir kariyer seçimiydi gazetecilik. Eğer bu işi bizim ekiple yapmış olsaydım saniyeler içerisinde en bilinen haber ajansına beni en seçkin meslektaşları olarak yerleştirebilirlerdi. Ama bu işte tek başıma olduğuma göre işleri Michelle tarzıyla çözmem gerekiyordu. Bunu yapabilirim...
Yatağıma uzandım. Saçlarımı açık bırakmıştım, tüm yastığı kaplıyorlardı. Tavana baktım ve saçma bir şekilde aklıma geride bıraktıklarım geldi. Sanki onları öldürmüştüm de ruhları bana hesap sormak için peşimden geliyorlardı. Elias, Ellie, Hannah, Joseph, Benjamin, Adella, Aleksey, abim Laurance, Nil, Feodora, Melody, Hideo ve daha niceleri... Bunları düşünmemeliyim, ben ihanet etmedim, sadece- sadece yaptığım hataları telafi etmek için mükemmel bir planım var ve onu kullanıyorum. Bu yanlış değil. Bu kötü bir şey değil. İyi veya kötü değil, doğru. Ben mutlak doğruya hizmet ediyorum, ona inanıyorum ben, kesinlikle öyle...
...Öyle olmak zorunda...
Yaklaşık bir saat uyuduktan sonra uyandım. Yapacağım iş için bu kadar uyku yeterdi. Üstüme dolabımdan aldığım rastgele bir beyaz sweatshirt ve bol paça kot pantolonu giydim, tabancam her zamanki gibi kemerimde asılıydı. Maskelerden bir tanesini rastgele yüzüme taktım ve saçlarımı sarı saç spreyine buladım. Şimdi sarışın, Fransız bir kız gibi görünüyordum. Çantamı kaptım, cama doğru ilerledim ve her zamanki numaramı yaptım...
...Atladım ve çatılarda koşmaya başladım... İsimud Haber Ajansı muhabirleri yıllık analiz toplantılarından önceki haftayı ajansta sabahlayarak ve röportaj provaları yaparak geçirirler. Kendi kaydımı yapmak için birkaç dakikalığına orada bulunan üst düzey bir kadın muhabirin kimliğini çalacağım sadece. İşim bitince de hayatı tekrar onun olacak. Hiçbir şeyi bozmamış olacağım...
Ajansın çatısına ulaştım. Elbette ki binaya herhangi bir şekilde giriş yapmak bir yabancı için neredeyse imkansızdı.Kart lazımdı. Veya güvenliğin sözlü onayı. İlki şu an için imkansızdı belki ama kılık değiştirebilirdim. Benim en büyük avantajımsa burada yaşayan hiç kimsenin dijital yüz maskesi gibi bir şeyden haberlerinin dahi olmamasıydı. Onlara bir nevi büyük bir sürpriz yapacaktım.
Çatıda oturarak binaya girip çıkanları inceledim. Benjamin olsaydı o sistemi hackleyerek beni yeni stajyer olarak gösterebilirdi. Ben neden aynısını yapmayayım? Cam tavandan binanın en üst katının içine baktım. Duvarda mevcut ekiplerinin fotoğrafları asılıydı. Binanın içinde kim var kim yok bilmiyordum ama bu tek şansımdı. Kumar oynayacaktım, bedeli hayatım ve ifşa edilmek olan bir kumar...
Fotoğraflar arasından Nora L. Darcy isimli birisini seçtim. Gözlerim mavileşti, cildim buğday rengi oldu. Gözlerim tamamen yuvarlaklaşıp büyüdüler. Tabancamı çantamın içindeki gizli bir göze koydum. Yavaşça binanın arkasındaki kenardan aşağıya doğru indim. Yolumu uzatıp sanki başka bir yerden gelmişim gibi binanın ön kapısına yaklaşmaya başladım. Bu Nora nasıl bir insandı hiçbir fikrim yoktu, tamamen doğaçlama tavırlarda bulunacaktım. Gülümseyerek ön kapıdaki güvenliklere doğru yaklaşmaya başladım. En sonunda yanlarına vardığımda gülümseyerek selam verdim.
"Günaydın beyler."
İkisi de dönüp bir saniye bana baktı, yaka kartında Mihail Ogarkov yazan uzun boylu ve albino olduğunu tahmin ettiğim adam sırıtarak,
"Günaydın Norel, bugün pek bir neşelisin. Ne oldu, ön kapakta mısın?" dedi.
"Belki bir gün Mihail, sadece iyi uyudum."
"O zaman lütfen devamlı iyi uyu, doktor hâlâ nasıl olup da beyin kanaması geçirmediğimi araştırıyor."
Güldüm, sanki başka olasılık yokmuş gibi gruptaki en buz gibi insanın kılığına bürünmüştüm ve anladığım kadarıyla görünümüne büründüğüm bu kadın Mihail'in kafasında bir şeyler parçalamıştı. Sanki kartımı çıkartacakmışım gibi elimi çantamın içinde biraz gezdirdim, sonrasında ise şaşkın ve pişman bir yüz ifadesiyle Mihail'e döndüm.
"Mihail, kartımı bulamıyorum. Sanırım evde unuttum, yine de girebilir miyim?"
İkisi de güldüler. Diğer adam lafa karışıp,
"Sanki her gün kartla giriyormuşsun gibi soruyorsun Liz, üstüne bir de bugün kibarlık abidesisin. Sen gerçekten yanlış meslektesin, seni tanımasam her gün kartla giren düzenli ve nazik biri olduğunu olduğunu zannederim. Senin oyuncu olman lazımmış." diye cevap verdi.
Gülerek binanın içine girerken nasıl bu kadar ucuz kurtulduğumu sorgularken Tanrı'ya şükrediyordum. Kapıyı ittirerek açtım ve içeriye ilk adımımı attım. İçeride masalar dağınık bir şekilde dizilmişti, her masada bir grup insan oturmuş tartışıyor, bir şeyler yazıyor veya çiziyordu. İçerisi dağınıktı ama düzenli hissettiriyordu. Beyaza boyalı duvarlar her yerin temiz olduğu hissini uyandırıyordu. Ben yürürken kimileri düşmanca bakıyordu, kimileri ise el sallayıp selam veriyordu. Bir ayna gibi herkese tavrını iade ettim tabii ki. Selam verene ben de selam verdim, düşmanlık besleyene hakettikleri o bakışları sundum. Ancak böylesi adaletli olurdu zaten...
Binanın kat düzeni ezberimdeydi, yönetim odası üçüncü kattaydı. Asansör kartla çalışıyordu, benim kartım yoktu. Merdivenleri kullanarak 3. kata kadar çıktım. Doğruca yönetim odasına vardım. Bu odada çalışan herhangi biri bulunmazdı. Odaya sadece ajans başkanının anahtarı ile girilebilirdi. Normal insanlar öyle girebilirdi. Çantamdan tabancamı çıkarttım. Susturucu takılıydı ve işin en güzel tarafı bu katta hiç kimsenin olmamasıydı. Önce kapının kart konulan anahtar bölümüne birkaç el ateş ettim, sonraysa kapının manuel kilit bulunan parçasına. Kapıyı elimden geldiğince sessizce zorladım, en sonunda açmayı başardım. Sessizce içeriye girip kapıyı arkamdan kapattım. İçerideki bilgisayarlardan ana yönetim bilgisayarını açtım, şifre istiyordu. Ve ben şifreyi bilmiyordum. Eğer bilgisayarın flashbellek takma yeri varsa şifre kırıcı ile bu sorunu kolaylıkla halledebilirdim. Vardı. Bu aptallar güvenlikli yeni sisteme geçmek yerine ucuz eski sistemde kalmışlardı. Flashbelleği taktım ve beklemeye başladım. 11 dakika sonra bilgisayarın şifresi kırılmıştı. İçerisinde bulunan çalışan arşivlerine eriştim. Gün gün sıralama yapılmıştı. Kendi dosyamı buraya nasıl ekleyeceğimi çözmek biraz uzun sürdü. Nihayet başardığımda sahte kimlik bilgilerimi ve özgeçmişimi yazdım. Sosyal güvenlik numarası? Tabii ki eklendi. Kendimi zorla sisteme eklemem bittiğinde bilgisayarı kapattım, tüm izleri sildim ve odadan çıktım. Kapıyı tam kapatıp verdiğim hasar umrumda değilmiş gibi tekrar zemin kata döndüm. Tam kapıdan çıkarken Mihail ve arkadaşı Leonard tekrardan bana seslendiler:
"Norel, nereye?"
Çok acelem varmış ve endişeliymişim gibi bir yüz ifadesiyle cevap verdim.
"Acil bir telefon aldım, gitmem lazım!"
"Ne telefonu?"
"Anlatmaya vaktim yok, görüşürüz!"
Ve oradan koşarak uzaklaştım, tekrar June'un yüzüne büründüm. Hızla bir başka binanın arka tarafına tırmandım ve kaldığım pansiyona doğru koştum. En sonunda pansiyona vardığımda çıkarken açık bıraktığım pencereden içeri girdim. Nefes nefeseydim, yatağıma oturup soluklandım...
Haber ajansına kaydım yapılmıştı. Ev adresi olarak pansiyonun adresini vermiştim. İsimud Haber Ajansı işleri böyle yürütüyordu. Başvurusu onaylanan kişilerin verdikleri adreslere kabul edildiğini ve kısaca mesleğin püf noktalarını anlatan kağıtları ve giriş çıkışlarda kullanacakları kimlik kartlarını gönderiyorlardı. Şimdi yapacağım tek şey beklemekti...
Yorumlar
Yorum Gönder