Metal Kalp Bölüm 14: Nedense Kimse Masumiyetime İnanmıyor

Kollarımdaki ve belimdeki metal sargılar vücudumuzun içindeki milyonlarca devreyi, sinir hücresini ve sentetik kas ağını şekillendirmek için kullanılır. Bizi daha kimsesiz insanlarken kullanan o iyi kalpli insanlar için çalışarak harcadığımız 14 yılda geçirdiğimiz pek çok ameliyattan sonra defalarca kullandık.  Şu anda tekrar vücudumda olmalarının nedeni ise en son Tanrı bilir kaç metreden toprağa çakıldıktan sonra vücudumun sağ tarafının ezilmesi ve lime lime olması. Psikolojimin yerlerde sürünmesinin ve gözlerimi hiç ayırmadan tavanı izleyip hayatımı sorgulamamın nedeni ise abimin beni kurtardıktan sonra sanki ben hayatımı tatilde geçirmişim gibi bana ağzına geleni söylemesi. 

Geleli kaç gün oldu emin değilim- belki bir hafta olmuştur... Abimle diyaloğumuz yine sınırlıydı. Yanıma geliyordu, durumumu kontrol ediyordu, gıda takviyesi... Bu kadar. Sanki kardeşi değilmişim de evcil hayvanıymışım gibi. 

...Umursanmamaya o kadar alışmıştım ki artık abim beni umursamasa da acıtmıyordu. Sadece bazen, bazen diyorum ki keşke abim beni birazcık da olsa umursasaydı. Keşke yaptığım şeylerin herkesi mutlu etmek için olduğunu anlasaydı. Bilmiyorum, tüm bu olanlar ben masumları koruduğum için mi? Abim sadece beni korumaya çalıştığı halde benim gibi ölümle dans etmiyordu. Ölüm benim dostum olmuştu artık, benim sevgilim olmuştu. Ama o sadece kendi hayatını çok zor sanıyordu. O mantıkla baktığımızda Aleksey'in de hayatı zordu!? Sevdiği kişi (o ben oluyorum) tarafından terk edilmişti, vurulmuştu, annesini kaybetmişti, sokaklarda yaşamıştı, polisten kaçmıştı, kobay faresi gibi kullanılmıştı. Ama abim sadece kendi hayatını zor sanıyordu. Ve ben bu durumdan çok ama çok sıkılmıştım artık...

...Bir haftalık tatil bana yeter de artardı...

Yataktan usulca kalktım. Abimi uyandırmamam lazımdı, planladığım şeyi öğrenirse kibarca biterdim. Abimin sandalyenin üzerine bıraktığı temiz kıyafetlerimi giymek planımın ilk parçasıydı. Üstümü değiştirirken en son paramparça olmuş vücuduma göz attım. Sağ kolum hâlâ metal sargının içerisindeydi. Derim sıyrıklarla doluydu. Sentetik deri gerçekliği mükemmel bir şekilde yansıtırcasına yeşilimsi bir renge dönmüştü. Umursamamaya çalışarak lacivert bir boğazlı kazak ve siyah eşofman giydim. Kemerle tutturdum, yatağımın altına sakladığım -Abim duruşmaya gittiğinde gizlice odasına baskın yapmıştım ve tabancamı odasında bulmuştum. Abim beni hâlâ felaket bir vaziyette sandığı için şüphelenmezdi. Ben de herhangi bir pürüzle karşılaşmadan gerektiği zaman kaçabilirdim- tabancayı kemerime astım. Saçımı ördüm, neden bunu yaptım bilmiyorum. Örgü bana Aleksey'i hatırlatıyordu, Aleksey'i sevmiyordum. Aleksey'den nefret ediyordum. Aleksey korkaktı, çoğunluğun iyiliği için masum çocukları feda edecek kadar korkak ve bencildi. Beni sevdiğini iddia ediyordu. Beni sevmiyordu. Masum çocukları bu denli kolay feda edebilecek bir adam sevginin anlamını bilemezdi. Sevgi kutsaldı, temizdi. Aşık kalpte leke olmazdı; temiz duygular kalpteki kararmış bölgeleri temizler, günahlardan arındırırdı. Bu temizlenmiş kalp hiçbir masumu tehlikeye atmazdı, istese de atamazdı. İşte bu yüzden Aleksey'in kalbi aşık olamazdı. Onun kalbi aşkla kutsanmış olamayacak kadar kirliydi...

Bir not kağıdı aldım ve abime benden daha az nefret etsin diye bir not yazdım:

"Abime
Abi, büyük ihtimalle bu notun amacını anlayamayacaksın. Bana çok kızacaksın. Benden nefret edeceksin ve aptallığımın nedenini anlayamayacaksın. Ama gitmek zorundayım. Başka şansım yok. Sen istediğin hayatı yaşayabilirsin. Ama benim böyle bir şansım yok. Sadece bil ki bu özgürlüğümüz için. Bu para kazanabileceğim bir iş değil. Ün hiç değil, zaten sahip olduğum tek ün bir suçlunun, katilin ünü. Kendine iyi bak.

Seni seviyorum abi..."

Pencereye doğru ilerledim ve usulca camı açtım. Koridordan bir ayak sesi geldi. Hızla pencereden dışarı çıktım ve pencerenin pervazına tutundum. Odamdan bir kapı açılma sesi geldi. Nefesimi tuttum ve iyice saklandım. Göremesem de abimin yürüdüğünü, boş yatağıma baktığını ve bıraktığım notu okuduğunu hissedebiliyordum. Aniden pencere büyük bir hiddetle açıldı ve abim etrafa baktı. 

Beni gördü. Bir saniyeliğine göz göze geldik. Yapılacak en mantıklı şeyi yaptım, gülümsedim ve fısıldadım:

"Görüşürüz."

Pervaza tutunmayı bıraktım ve kendimi serbest bıraktım... Bir kez daha havada süzülüyordum ama bu kez kendi rızamla...

Abimin gözleri şok ve korkuyla açıldı, beline kadar pencereden eğildi ve beni kavramak istercesine kollarını bana doğru uzattı. Ben ellerinin arasından kayıp giderken beni tutamamanın acısı birkaç saniyeliğine yüzüne yansıdı. Ve bu acıyla haykırdı, kabuslarımı süsleyecek yeni bir hatıra olacak bir sesle haykırdı:

"MICHELLE!!!"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metal Kalp Bölüm 1: Kaçış

Metal Kalp Bölüm 29: Sanırım Affetti...

Metal Kalp Bölüm 24: Kanlı Bir Anı