Metal Kalp Bölüm 11: Mahkeme

 Ellerimde kelepçeler, boynumda zincirlerle mahkeme salonuna doğru gardiyanlar eşliğinde yürüdüm. Simsiyah kıyafetli ve maskeli, ellerinde plazma silahları tutan gardiyanlar arasında savunmasız ben ölüme yürüyorum. 

Bu yürüyüş sona eriyor ve mahkeme salonunun kapısına varıyorum. Gardiyanlar kapıyı açıyorlar ve doğrudan mahkeme heyetiyle göz göze geliyorum...

Hükümetin mahkeme sistemi acımasızdır. Öncelikle zanlı bir sandalyeye elleri ve ayakları kilitli olacak şekilde oturturulur. Ardından hakim zanlının tüm suçlarını sıralamaya başlar, Doğrulayan adındaki hakimin yardımcısı suçları zanlının yaptığına dair kanıtlar sıralar, gerekirse şahitleri ve suç aletlerini mahkeme heyetine sunar. Herhangi bir itiraz durumu olursa mahkeme ertelenmez, aksine zanlıya suçu kendisinin işlemediğini inkar etmesine olanak sağlayacak kanıtları sorarlar. Zanlı savunmasını yapar, zanlının savunması zanlının -eğer varsa- önceki mahkemelerindeki savunmalarıyla karşılaştırılır, tanıkların ifadeleriyle zanlının savunması arasındaki farklar tespit edilir. Mahkeme böyle saatler sürebilir...Günler sürebilir... Ve eğer zanlı kaçmaya çalışırsa zanlının sandalyesindeki kelepçeler 308 Volt elektrik vererek zanlıyı öldürür.

Gardiyanlar tarafından sandalyeye oturtuldum. Ellerim kelepçelendi ve hakim Juan Meitner dosyamı okumaya başladı:

"Ben hakim Juan Meitner, zanlı Michelle Chamuel Howell'in mahkemesini mahkeme heyetinin huzurunda başlatıyorum. Zanlının işlediği suçlar:

Devlet Başkanı Huang-Li Chen'e şahsi hakaret

Vatandaşları manipüle etmek ve devlete karşı isyana zorlamak

Wiedegerbut Vakfı'nın kimsesizleri kalkınması ve devlete katkı sağlaması için verdiği bütçeyi kötüye kullanmak

İsyancıların yanında hükümete karşı yer almak

Direniş örgütlerine silah desteğinde bulunmak

34 hükümet askerini öldürmek

Devletin yanında çalışmış eski askerlere fiziksel saldırı

Kod düzenini ordu aleyhine kullanmak

Doğrulayan, eklemek istediğiniz herhangi bir şey yoksa kanıtları ve şahitleri sunmaya başlayabilirsiniz."

"Tabii sayın hakim. Ben Doğrulayan William Stefan Lord, zanlının işlediği suçlara dair kanıtları mahkeme heyetine sunuyorum. Zanlının Wiedegerbut Vakfı'nın sahibi olduğu eğitim tesisinden kaçtıktan sonra halka geceleyin gizli barlarda verdiği hükümete karşı olan nutuklarında devlet başkanına karşı bizzat hakaret içerikli cümleler kurduğu mevzubahis gece aynı barlarda bulunan Jose Tumanov, Zing Shu, Melody Abbott, Jeff Anderson, Mua Jim, Antonios Austen, Sing-Sa Juem , Ethan Walker, Demir Kurtkoşar ve Adella Uhlson tarafından doğrulanmıştır. Aynı şekilde bu kişiler tarafından zanlının vatandaşları isyana zorladığı da doğrulanmıştır. Wiedegerbut Vakfı'nın sunduğu bütçeyi yasadışı yollarla kendi zimmetine geçirdiği de muhasebecilerimiz tarafından belirlenmiştir. Askeri kamplardan zanlı tarafından çalınan askeri teçhizatın da isyancılara ve direniş örgütlerine verildiği tespit edilmiştir. 34 hükümet askerinin cesetlerinin ise otopsi sayesinde Phase4-MCL silahıyla vurulduğu ve zanlının sahip olduğu silahın da belirtilen silah modeliyle aynı olduğu tespit edilmiştir. Zanlı kodlarının bozuk olduğunu fark ettiği halde aldığı eğitime aykırı bir eylemde bulunarak bu gücünü hükümet aleyhine kullanmıştır."

Yutkundum. İşte bu bendim... Tüm hayatım bir suç dosyasından ibaretti. Zanlı Michelle Howell... Nir prenses değil... Bir kahraman değil... Bir insan bile değil... Birinin kızı, eşi, kardeşi, prensesi değil... Sadece bir suçlu, adi bir hırsız... 

"Zanlının inkar etmek veya belirtmek istediği herhangi bir husus var mı?"

Dudaklarımı araladım:

"Tüm suçlamaları kabul ediyorum."

Hakim, Doğrulayan ve hatta gardiyanların bile bana baktığını hissettim...

"Zanlı herhangi bir inkar faaliyetinde bulunmadığına göre lütfen yazınız:"

Tüm mahkemenin kayıtlarını tutan Gizci, hükmü yazmak üzere daktilosuna yeni bir sayfa koydu:

"Zanlı Michelle Chamuel Howell'in suçlarını kabul etmesi sonucunda kendisinin infazına karar ve-"

Bam. Hakimin göğüsünde giderek büyüyen koyu kırmızı bir leke var. Hakimin gözleri faltaşı gibi oluyor ve yavaşça kayarak sandalyesinden düşerken şok içerisindeki mahkeme heyeti hakimin baygın cesedine doğru hücum ediyor ve bam. Bam. Bam. Bam. Bam. 5 el silah sesi daha. Mahkeme heyeti yerde göğüslerindeki aynı kan lekesiyle yatıyorlar. 3 el silah sesi daha, gardiyanlarımın maskeyle kaplı olmayan tek yerleri olan gözlerinin aralarında kanlar akarken gardiyanlarım da yeri boyluyor...

... Şu anda mahkeme salonunda canlı olan iki kişi var...

Ben ve Gizci...

Gizciyle bakışıyorum... Gizci başını bana doğru çeviriyor ve maskesinin deliklerinden iki mavi göz görünüyor...

...ah.....

...O iki mavi göz...

Gizci maskesini çıkartmadan önce bile onun kim olduğunu anlamıştım zaten...

"Merhaba Meleğim..."

Aleksey bana doğru bakıyor, ellerinde tabancayı sıkı sıkı tutarken bana doğru yavaş adımlar atıyor... Ve ben hiçbir şekilde kımıldayamıyorum... Ondan kaçamıyorum...

Saçlarımı okşuyor... yavaşça örüyor... Ben ondan kaçamazken o benimle adeta oyun oynuyor...

"Sanırım şimdi seni bu sandalyeden kurtarmamı da istersin, değil mi Meleğim?"

Aleksey yerdeki cesetlere doğru ilerleyip gardiyanın cebinden kilidi açan mührü aldı. Bileklerimdeki ve ayaklarımdaki kelepçeleri açtı ve beni elimden tutarak adeta dansa kaldırır gibi ayağa kaldırdı. Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı:

"Daha fazla ayrı kalmayalım Michelle, hadi...lütfen..."

Ne yumuşak bir rica değil mi? Ne tatlı... Tabii eğer belime bastıran namluyu hissetmeseydim... Elimi silahı tutan elinin yavaşça üstüne koydum.

"Şartlarımı biliyorsun Aleksey."

"Biliyorum. Söz veriyorum, her şey istediğin gibi o-"

Ani bir hareketle karnına dizimle vurdum, bacaklarının arkasına vurarak dengesini bozdum, silahı tutan ve kavradığım bileğini hızla bükerek namluyu ona doğru çevirdim ve Aleksey'i duvara mühürledim.

"Beni bu vaatlerle kandırmaya çalışanın aklına şaşarım."

Aleksey'i vurdum... Tam karnından. Büyük bir ihtimalle karaciğerinden, ama bizim karaciğerlerimiz radyasyonla ve deneylerle güçlendirildiği için pek bir sıkıntı olacağını sanmıyorum.  Aleksey darbelerin şoku nedeniyle yere yıkılırken kıyafeti kanla ıslandı...

O yerdeki 9 cesedin arasında yerini alırken ben de mahkeme salonunun kapısını açıp firar ettim...

Yorumlar

  1. TAM MUTLU OLUYORDUM MİCHELLE'NİN YAPTİGİNA BAK 😭😭😭 SEN HER ŞEYİ HAK EDİYORSUN MİCHELLE 😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭 (silahla vurduğu yere kadar her şey iyiydi. Tehtit eder falan dedim ama bunu beklemezdim)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metal Kalp Bölüm 1: Kaçış

Metal Kalp Bölüm 29: Sanırım Affetti...

Metal Kalp Bölüm 24: Kanlı Bir Anı