Metal Kalp Bölüm 10: Ölümden Önceki Son Gece

 Hareket edemeyecek derecede şoka girmiştim. Ölecektim ve abim bana bana sarılıyordu... Gitmeme kesinlikle izin vermiyordu abim, gözyaşları içerisinde bana daha da çok sarılıyordu.

"Abi..?"

"Michelle özür dilerim. Yalvarırım beni affet, Tanrı aşkına beni affet Michelle... Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim..."

Defalarca kez özür diledi. Durmadan...Keşke nedenini bilebilseydim ama eğer sorarsam kalbimin, sabrımın ve aklımın kaldıramayacağı cevaplar alacağımı hissediyordum. Bu yüzden sadece sessiz kaldım. Zaten ölecektim, ölümden önce biraz mutluluğun kime ne zararı vardı ki?


Abim parmaklarını yavaşça şakaklarıma doğru götürdü. Birdenbire görüşüm kararmaya, her şey solmaya ve yok olmaya başladı. Ne olduğunu anlamadım ilk önce ama sonra anladım...

Abim bana bir anısını izlettiriyordu....


----Laurance Howell'in Anılarından------

---12 Yıl Önce-----

13 yaşındaydım. Küçük kız kardeşimi ve beni sokakta yaşadığımız delikten buraya getirdiler. Mavi-gri renkli bir bina burası, gri renkli bir bahçesi var, bahçede ise birkaç yalnız ağaç... Hava dondurucu soğuk, Michelle'in üzerinde sadece benim eski gri atletim var, benim de üstümde babamın kalan son gömleği ve birisinin çamaşır ipinden düşmüş bir şort. 

İçinde bulunduğumuz bahçede yaşlılar, genç kızlar, genç erkekler, çocuklar var. Hepimizin tek ortak noktası ise ne kaybedecek ne de kazanacak hiçbir şeyimiz olmaması... Bizim gibi olmayanların hepsi ise beyaz gömlekler, pantolonlar, elbiseler giyiyorlar. Hepsi aynı: ciddi bir yüz, robotlaşmış hareketler, durgun bir ses... 

....Hepsi yürüyen birer ceset gibiler...

Michelle saçma bir şekilde her zamaki gibi çok mutlu. Hiçbir şey anlayamadığı için mutlu olması normal tabii. Ve benim az önce konuşan beyaz elbiseli kadının söylediklerinden anladığım şu: Beyinlerimizi, kalplerimizi, vicdanlarımızı söküp çıkaracaklar. Bizi birer kuklaya dönüştürecekler; ne yapacağımıza, nasıl yaşayacağımızı onlar seçecek...

...yaşamamıza veya ölmemize onlar karar verecekler...

Etrafıma bakıyorum... Bizleri seçmelerinin bir nedeni olmalı. Seçilmiş kişi miyiz? Hiç sanmıyorum. Para? Meteliğe kurşun atıyoruz. Ün? Bizi kimse tanımıyor, bizi savunacak kimse yok...

...Bizi savunacak kimse yok...

Dudağımı sessizce ısırdım, felaketti. Bu bir felaketti. Diğer insanları kurtarmaya gücüm yetmezdi belki ama kardeşim...

...kardeşim....

...Michelle...

O çocuk masumiyetinle oyunlar oynayıp gülerken büyüklerin kirli dünyasını anlatarak kalbini kirletemem. Zaten kalbi bu kadar pisliği anlayamaz da. Öte yandan, onun savunmasız kalıp bu yürüyen ölüler için denek olmalarına da izin veremem.

Onu feda edemeyeceğime göre sahip olduğum son şeyi feda edeceğim....

...KENDİMİ...

Beyaz elbiseli kadın bir isim listesi okuyor:

"SUI-HA WU

TASANE, CLARA

MARC, ANDRE

LONDON, STEWART

EKİNCİ, NİL

HOWELL, LAURANCE

ZEE, BETH

MONTGOMARY, ANNE

IVANOV, NİKOLAY

POTTEREN, ENOLA"

Adım listede...

Michelle'e altında bulunduğumuz ağacın altında kalmasını tembihledikten sonra kadının peşinden gidiyorum. Adını okuduğu herkes benimle aşağı-yukarı aynı yaşta. Defalarca kez koridorlardan geçtikten sonra bembeyaz ışıkla aydınlatılmış bir odaya ulaştık. Odada sayılarının 30 üstünde olduğuna neredeyse emin olduğum kadar çok uzun, silindir yapılar var. Bu yapılar tam da şeyin girebileceği büyüklükte-

-Bir insanın...

Her tüpün yanında yığınla düğme, kontrol paneli olduğunu tahmin ettiğim şeyler, kablolar ve daha yığınla adını bilmediğim şey var. Beyaz elbiseli kadın yürümeyi kesiyor ve hepimizi ince ince süzerek konuşmaya başlıyor:

"Hepinize iyi günler, ben Allegra Chiara. Burada olduğunuz süre boyunca sizi izleyecek ekibi yönetmekle görevliyim. Az önce kısaca anlattım ama dediğim gibi, hepiniz bir deney için seçildiniz. Deney kısaca özetlemek gerekirse vücudunuza yerleştireceğimiz nanosensörler ve yapay organlar sayesinde sizi olabileceğinizin en iyi haline getireceğiz." 

Hah... Külahıma anlat. Bizi kullanmadan önce bu fikri sanki iyi bir şeymiş gibi zihinlerimize ekmek istercesine konuşuyorlar... Ne beni ne de kardeşimi birer kuklaya dönüştürmelerine izin vereceğim....

------------------------------------------------------

Abim parmaklarını şakaklarımda tuttukça onun anıları gözlerimin önünde beliriyor. Onun tüm düşünceleri, ona yaptıkları ameliyatlar, her şey....Ve bambaşka bir anı görüşümü kapsıyor...

------------------------------------------------------

Soluk sarı saç, sıska bir vücut, mavi gözler. Karşımda Michelle'in peşini hiç bırakmayan, Michelle'in yanından hiç ayrılmadığı Aleksey isimli çocuk var. Kayıtlara göre Michelle'le aynı yaşta ama en az Michelle kadar sıska. Yardım isteyebileceğim tek kişi bu çocuk, ve benim hiç vaktim yok...

"Aleksey, sanırım."

Kaşlarını kaldırıp bana garip bir bakış attı- küçümseme, merak, olgunluk, hepsi nasıl 10 yaşında bir çocuğun bakışlarında aynı anda olabilir? Bu bakıştan sonra başını salladı. 

"Evet. Sen de Michelle'in abisisin."

"Laurance. Evet. Lütfen beni dinler misin?"

"Neden meleğimi hiç umursamayan birinin sözlerini umursayayım ki?"

"Meleğin- ne- Michelle mi? Bak- her neyse- konu bu değil. Gerçekten yardıma ihtiyacım var."

Omuz silkip gitmeye yeltendi, aniden omzunu kavradım, onu kaldırdım ve duvara yapıştırdım. Bakışlarım sertti ve normal olan her çocuğu korkudan komaya sokabilecek kadar korkunçtu. Ama Aleksey denen bu çocuğun suratında en ufak bir mimik değişimi bile yoktu. Yüzüne doğru eğildim ve fısıldayarak konuşmaya başladım:

"Gitmiyorsun. Hiçbir yere gitmiyorsun. Yardım da benim için değil, o çok kıymetli meleğin için."

Bakışları değişti ve o kendinden emin suratında ilk defa korkuyu gördüm:

"Anlat o zaman."

"Beni pazartesi ameliyata alacaklar. Lobotomi ameliyatı. Mükemmelliğe ulaşmamdan önce son engelin duygularım ve anılarım olduğunu söylediler ve itiraz etme hakkım yok. Madem Michelle'i bu kadar önemsiyorsun, ona benim yardım edemediğim şekilde yardım edebilirsin. Koru onu. O da anlayacak bunu ama şu anda ona karşı herhangi bir sevgi emaresi gösteremem. Hem onun, hem de kendi güvenliğim için yapamam bunu."

Beni süzdü. Mavi gözleri benim gözlerimi delip geçti. Ve en sonunda dudaklarını aralayıp konuştu:

"Bunu yalnızca meleğim için yapacağım. Zaten sen söylemesen de onu koruyacaktım. Artık beni bırakır mısın?"

En sonunda onu bıraktım. Ayaklarının üstüne sessizce düştü ve gitmeden önce bana son kez bir bakış attı. Derin bir nefes verdim, kendimi yere atarcasına döşemenin üstüne oturdum ve başımı ellerimin arasına aldım...

....Bu onun iyiliği için olacak....

--------------------------------------------------------------------------------------------------

Abimin anıları gözlerimin önünden geçmeye devam etti. Ameliyattan sonra defterine ameliyat öncesi benimle ilgili yazdığı tüm notlarıyla, sakladığı tüm fotoğraflarımla beni hatırlamaya devam ettiğini; ve bunu sakladığını...

Abim anılarını göstermeyi bıraktığında ağladığımı fark ettim. Göz yaşlarım tüm yanaklarımı ıslatmıştı. Abim de benden pek farksız değildi. Gözleri kızarmıştı. Bu sefer ona sarılan ben oldum...

"Abi...."

O gece abimle son sarılmamız bu oldu. Ama sonra gitti... Yine gitti...

....Ve güneş tekrardan doğduğunda benim mahkeme günümdü....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metal Kalp Bölüm 1: Kaçış

Metal Kalp Bölüm 29: Sanırım Affetti...

Metal Kalp Bölüm 24: Kanlı Bir Anı