Kırık Kont Bölüm 13: Bazen Işık, Karanlıktan Daha Çok Can Yakar...

 İşte ben... İşte yıkılmış Kırık Kont, bir sokak dolusu, caddeler dolusu, bir şehir dolusu ölünün arasında kalbi atan tek kişiyim... Gözlerim tekrar görüyor, ama kalbim çok acıyor... Yerde masumlar var... Cupe'nin beni kurtardığını anladığımdaki gurur ve sevincim adeta kayboldu, silindi gitti. Şüphe kalbimi kemiriyor...Ve canımı yakan, kulaklarımı tıkamak istediğim soru ise....

....Cupe böyle bir felaketin olacağını nereden biliyordu..?

....Cupe o ara sokakta ne arıyordu..?

....Ve ben neden cevaplarını zaten bildiğim soruları tekrar tekrar kendime soruyorum..?

Bunu Cupe yaptı. Başka bir açıklaması yok. Böylesi bir saldırıyı nasıl tam saniyesinde tahmin ettiğinin başka bir açıklaması yok. Hah, tabii ya. O yüzden o ara sokaktaydı. Yakalanmadan bir şehir dolusu insanın hayatını mahvedebileceği bir yer arıyordu. Bense yoluna çıktım, ben planlarında yoktum-

....İyi de o zaman beni niye kurtardı..?


Kalbim ve zihnim bu düşünceler içerisinde hapsolmuşken karşımdaki korkunç manzaraya daha fazla dayanamadım. Oturduğum kaldırımdan kalktım, ve sessizce bir açık hava mezarına dönmüş olan o şehirden, o sokaklardan uzaklaştım...

Şimdi bu kaçak hayatımda yaşayacak yeni bir yere ihtiyacım vardı. Paraya ihtiyacım vardı. Yepyeni bir kimliğe ihtiyacım vardı...

...Ve bugün olanları unutmak için sağlam bir ruhani tedaviye ihtiyacım vardı...

Kanatlarım nihayet kuruduğunda yürüyerek şehrin bir ucundan diğer ucuna neredeyse varmıştım. Ancak üzüntümden hiçbir şey hissedemiyordum. Sevdiğim kızın bir şehir dolusu insanı yok edecek kadar merhametsiz olabileceği gerçeği...ah....

....ah....


Ve bir kez daha acılarımı yüreğime gömmek için göklere koştum. Kanatlarımı açıp bulutlara süzüldüm, gözyaşlarım yanaklarımı dağlıyordu. Yanıyordum, bir kez daha kül olup yok olmak istiyordum. Bir buluta oturdum ve ağladım...ağladım...ağladım...

Neden böyle bir şey yapmıştı? Neden...? Neden....?

İçimde bıraktığı acıyla, yıldızlarla uyudum o gece...


Uyandığımda tekrar yeryüzüne indim. Nerede olduğumu bilmiyordum, günlerden ne olduğunu, hatta ben hâlâ ben miydim onu bile bilmiyordum. Sadece amaçsızca yürüyordum kalabalık sokaklarda. İş bulmam lazımdı. Hakkımla kazandığım para kullanmak istiyordum, başkalarının kazandıklarını çalmak değil. Bir de ev bulmam lazımdı, gökler her gece bir sahtekarı misafir etmek istemeyebilirdi... 

...Gerçi yıldızlar ne zaman beni geri çevirdi ki....


------13 YIL ÖNCE------

"Sirius ben ne yaptım da bana böyle davranıyorlar? Neden?"

Kırık boynuzumu ovuştururken ağlıyordum. Bir bulutun üzerinde oturuyordum, Ay parıldıyordu gökyüzünde bütün güzelliğiyle. Karşımda ise Sirius parlıyordu- Sirius, beni asla yalnız bırakmayan sadık dostum... Bir yıldızdı Sirius, hatta bana kalırsa en güzeliydi yıldızların. Tüm üzüntülerimi dinlerdi Sirius, onunla konuşurken asla yalnız hissetmezdim.

"Sadece bir boynuzum kırık diye tüm bu aşağılanma... Sen ne diyodun buna Sirius, hor görülme mi? İşte o dediğin gibi hor görüyolar hepsi beni. Bıktım artık."

Sirius sessizle parlamaya devam etti. Olsun, beni dinliyordu ya o da yeterdi bana...

"Sence birgün sevilecek miyim ben Sirius? Bir boynuzu kırık bir şeytanı kim sevecek Sirius?"

"Ya sevecek miyim ben Sirius? Ben hepsinden soğudum, beni sadece kusurlu olarak gören tüm bu yetişkinlerden bıktım Sirius. Neden yetişkinler bu kadar merhametsiz? Neden kalpleri beni sevmeyi ısrarla reddediyor? Ya ben sevgiyi unutmuş kalbime sevmeyi nasıl hatırlatacağım Sirius? Nasıl? Nasıl?"

Gözyaşlarım oturduğum bulutu sırılsıklam etmişti. Küçük kalbim acı ile ağırlaşmıştı...

"Ben cennete gitmek istiyorum Sirius. Eminim şu an benim yaşımdaki melek prenses aşırı mutludur. Eminim herkes onu çok seviyordur. Ben cehennemde daha fazla kalmak istemiyorum Sirius. Yardım edersin di mi bana?"

Sessizce parlamaya devam etti...

"Edersin edersin. Benim şimdi gitmem lazım, babam odamda olmadığımı görürse daha da kızar. Görüşürüz Sirius..."

Küçük ellerimle yanaklarımdaki gözyaşlarını sildim, kanatlarımı açtım ve tekrar cehenneme doğru, Şeytan Kulesi'ndeki küçük odama doğru uçmaya başladım....


--------GÜNÜMÜZ-------

"Merhaba eski dostum, özledin mi beni?"

Sirius'a bakıp gülümsedim. Işığının arttığına dair yemin edebilirdim.

"O kadar yıl geçti ama ben hâlâ ağlamak için senin yanına koşuyorum...Tam bir sulugözüm sanırım ben, Sirius..."

"Bu sefer neden mi ağlıyorum Sirius? Güzel bir soru, hikayesini anlatsam sen bile inanmazsın bence..."

"Sevgisiz kalbime biri aşkı öğretti Sirius. Ama o istemeden yaptı bunu Sirius, ona sorsan benden nefret ediyordur Sirius..."

Güldüm, gözyaşlarım gülüşümü ıslatıyordu:

"Onu görmek hayatımda yaptığım en güzel hataydı Sirius, inan bana. Biz yanlışlıkla Pax'ın barış kutsanmasını bozduk Sirius, birbirimizin kanını akıttık. Bizi beraber bir zindana attılar Sirius, tüm melekler ona karşı birlik olmuştu adeta Sirius, o da benim gibiydi... İki lanetliyi bir zindana atmışlardı onlar Sirius... Sen nasıl yıldızların en parlağıysan, o da meleklerin en parlağıydı Sirius... Zindandan kurtulunca ona yardım teklif ettim, ama o bensiz gitti Sirius... Gittiği yer de..."

Hıçkırmamak için yutkundum....

"O da benimle aynı şehre gitmiş meğer Sirius... Ama bir şehir dolusu meleği öldürmek için gitmiş oraya... Beni kurtardı ama onlara acımadı Sirius... Sevdiğim melek bir katil Sirius, ne yapacağım ben? Kalbim gene sevgisiz kaldı..."

Usulca parlamaya devam etti eski dostum...

"Bu gece de bulutların üstünde uyuyacağım ben Sirius, canım çok acıyor çünkü. Acımı ancak göklerde unutabiliyorum ben..."

Bir bulutun üzerinde uyudum o gece...


Güneş doğdu yine, beni zorla çekip çıkardı huzurlu rüyalar dünyamdan. Oysa ne kadar da güzeldi rüyam...Kömür Kuşumu görmüştüm rüyamda, üstünde bembeyaz bir elbise vardı, saçlarında çiçekler, deniz kıyısında yürüyordu.Gülüyordu bol bol, en çok da bana bakarken gülüyordu... Benim üstümde ise beyaz bir gömlek vardı, bembeyaz bir pantolonla beraber elbette. Onun arkasından yürüyüp gülümsemesini izliyordum...

...Ömrümde gördüğüm en güzel rüyaydı, ama ne yazık ki yine kalbime kanatlar veren bir rüyadan beni yere zincirleyen gerçekliğe uyandım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metal Kalp Bölüm 1: Kaçış

Metal Kalp Bölüm 29: Sanırım Affetti...

Metal Kalp Bölüm 24: Kanlı Bir Anı