Derin bir nefes alarak uyandım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Binlerce hayal gerçeğinden bir anda gerçek dünyaya uyanmıştım. Doğruldum, saat gecenin üçüydü. Gördüklerimi anlatmak, birileriyle paylaşmak ve hatta güvenilir bir omuzda ağlamak istiyordum... Tekrar uyumaya çalıştım ama elimden gelen sadece tavana bakmaktı. Bir süre tavanla bakıştıktan sonra uyuma çabalarımın faydasız olacağını anladım. Üstüme bir ceket alıp dışarı çıktım, biraz hava almam lazımdı. Sessiz ve karanlık sokakta sokak lambalarının eşiliğiyle yürümeye başladım. Ay son dördündü, ama yıldızlar görünmüyordu. Gerçekten, gökyüzünde tek bir yıldız dahi yoktu... Yıldızlara nişan alıyordu, vurduğu her yıldızla beraber gökyüzünde yağmurlar yağıyordu. Yürümeye devam ettim. Hafif bir yağmur yağmaya bağladı, yumuşakça saçlarımı okşadı. Soğuk gelmedi yağmur, daha çok ılık ve şefkatli bir anne eli gibiydi. Yerlerde su birikintileri oluşmaya başladı. Gökyüzüne baktığımda tek bir bulut dahi göremedim oysa, belki de yağ...
Yorumlar
Yorum Gönder