Metal Kalp Bölüm 1: Kaçış

 BÖLÜM 1: KAÇIŞ

Koştum...Tüm gücümle koştum... Yağmur hasar görmüş kolumdaki açık devrelerin cızırdamasına ve canımın yanmasına sebep oldu.... Arkamdan çığlıklar, bağıran erkek ve kadın sesleri, siren sesleri, ve silah sesleri geliyor... 

...Peki neden tüm bu karmaşa?..

Ben Michelle. Michelle Howell. Bozuk bir kod yüzünden tüm şehri birbirine katan ve başına ödül konan bir cyborgum. Ne kadar şiirsel ve dokunaklı değil mi? Onların yaptığı kötülüklere karşı kör, sağır ve dilsiz kalamadığım; yerimden kalkıp bağırdığım, direndiğim için hakkımda infaz emri çıktı. Kodum tamamen silinecek ve boş bir kukla haline getirileceğim...

...Başıma ödül konuldu, çünkü haksızlığa sessiz kalamadım.... Zaten onlar için en büyük günah da bu değil midir? Ellerinde koca bir hükümeti kontrol etme güçleri var ve bir "kodu bozuk" ortaya çıkıp her şeyi mahvetmek istiyor...


---Aklı olan kimse buna izin vermezdi.---

Koştum, koştum, yanaklarımdan süzülen şeyler yağmur damlaları mı yoksa göz yaşlarım mı bilmiyorum, metal kalbim olanca gücüyle atıyordu, bacaklarım sızlıyordu, mermiler uçuşuyordu, çığlıklar yükseliyordu....

Hükümet askerleri ve cyborgları beni yakalamak uğruna onlarca masumu acımadan katlediyorlardı... Koşmaya devam ediyorum, kaçıyorum; kendimden, çığlıklardan, kandan, yerdeki cesetlerden kaçıyordum... Kilometrelerce koştuktan sonra artık nefes alamadığım noktaya gelince durdum ve nefes aldım... Terk edilmiş gibi duran bir bina gördüm.Terk edilmiş bir tamirhane olduğunu düşündüğüm bu binaya girip saklandım, nefes nefeseydim... Başımı duvara yaslayıp soluklanırken yavaşça duvara yaslanma pozisyonundan oturma pozisyonuna süzüldüm. Hasar görmüş kolumdaki açık devrelerin berbat bir halde olduğu fark ettim, kilometrelerce koşmuş metal bacaklarım sızlıyorlar; onlar da pek iyi bir vaziyette değiller... Nefes verip başımı duvara yasladıktan sonra tabancamı belimdeki kılıfına geri koyup gözlerimi kapattım... Ve aniden bir İngiliz anahtarının yere düşmesi olduğunu tahmin ettiğim bir ses ile beraber yalnız olmadığımı fark edip yerimden fırladım, tabancamı tekrar kapıp sesin geldiği yöne doğrulttum...


...Ve genç bir adamla karşılaştım...

Elimde tabanca ile ayakta dikilirken ona baktım ve dikkatle inceledim... Açık bir cildi var, kızıl saçları var, çilleri ve yemyeşil zümrüt gibi gözleri var. Tel çerçeveli dikdörtgen bir gözlük takıyor ve saçları hafifçe dağılmış; gözleri uykusuz görünüyor, gözlerinin altında siyah halkalar var. Siyah bir kazak ve pantolon giyiyor. Ve gözleri sanki ruhumu delmek istercesine bana bakıyor. Onun da ellerinde bir tabanca var; tabancayı tutuş şekli bana deneyimli olduğunu anlatıyor... Ve bileğindeki hükümet dövmesi de beni öldürmek isteyenlerle aynı taraftan bir adamla kapana kısıldığımı anlatıyor. Tüm bunları gözlemledikten sonra onun da benim demir rengi metal gözlerime baktığını ve onun da beni incelediğini fark ettim. Ben bir sonraki stratejimi düşünürken o konuşmaya başladı:

"Kimsin?"

Karşılık vermedim, sadece ona baktım. Eğer ki bu adam hükümettense mutlaka dövmesinin altındaki deriye saklanmış ses algılayıcı sensörler vardı. Bu sensörler sesimdeki her bir titreşimi algılayabilir, hatta konuşurkenki sesimin tonunu desibel cinsinden analiz edip anında konum bilgilerimi hükümete iletebilirdi. Bu yüzden de konuşmak yerine işaret dili kullanmayı seçtim:

"Yardıma ihtiyacım var."

Kollarını göğsünün üzerinde kavuşturdu ve bir kaşını kaldırdı:

"Orası belli, hasar almış kolundan bunu çok net anlayabiliyorum. Tabii kolun farklı şeyler de söylüyor bana. Robotsu bir beden, ortalamanın üstü  büyüklükte gözler, asker duruşu ama benimle yaşıt ve genç bir kız mı? Sen bir cyborgsun."

...Sanırım insanları fazla hafife aldım…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metal Kalp Bölüm 29: Sanırım Affetti...

Metal Kalp Bölüm 24: Kanlı Bir Anı