Kırık Kont Bölüm 6: Sanguis
BÖLÜM 6: SANGUIS
Meleklerin çığlıkları kulaklarıma doldu...O bembeyaz topraklar kanla sulandı; şeytanların öfke ve şok içindeki bağırmalarını dinledim... Ve kara kanatlı tanrıçamın şok ve vicdan azabıyla karışık öfke dolu bakışları kararmış kalbimi sızlattı...
...Korkunç bir suç işlemiştik; lanetli, silinmez ve bileklerimizin iç kısmında kan rengi bir gül iziyle mühürlenmiş ve asla silemeyeceğimiz, kaçamayacağımız, kurtulamayacağımız ve temizlenemeyecek bir suç...
Birden Melek ve Şeytan Barış Konseyi yanımızda belirdi; şeytanlar kan kırmızısı bir duman, melekler altın rengi bir ışıkla belirdiler. Ve babamın bağırmasının kulak zarımı parçaladığını hissettim...
"SEN NE HALT ETTİN BÖYLE SENİ LANET KIRIK BOYNUZLU!!! SENİ LANETLİ ŞEYTAN CESEDİ!!! BECERİKSİZ APTAL!!!"
Babamın gözleri ateş saçıyordu, yağan kan kıyafetlerini ve yüzünü kaplamış ve onu korkunç bir yamyam gibi göstermişti... Ama soğukkanlılığımı koruyarak cevap verdim:
"Kara kanatlı piç bir haşerata ne yapılması gerekiyorsa onu yaptım. Abartıya gerek yok. Bu bir meleğin hakettiği sondur."
Melek konseyi üyelerinin beyaz takımları kan ile kaplanmıştı; onunki hariç.... Baş Büyücü Venellam'ın beyaz takım elbisesi ve bakımlı saçlarının üzerinde tek bir damla bile kan yoktu. Ama gözleri -ki eğer melek olmasaydı sırf o gözleri yüzünden şeytan olduğunu düşüneceğim o korkunç altın sarısı parlayan gözleri- sakindi. Kızına yaklaştı..
"Cupe, açıkla..."
Cupe....Adı buydu benim kara kanatlı tanrıçamın, kömür kuşumun... Yüzü beyazladı, korkuyla yutkundu, başını eğdi...
...Ve o an sırf kömür kuşumu üzdüğü için Venellam'ı öldürmek, parçalara ayırmak, yakmak, kanını akıtmak ve kanatlarımla kömür kuşuma sarılıp onu her türlü onursuzdan korumak istedim....Lanet olsun, Kırık Kont'un lanetli kırık kalbi çok feci aşıktı... Bir kömür kuşuna hem de.... Ve konuştuğunda sesi titredi; Kırık Kont'a, lanetli olana, boynuzu kırık olana, pervasız kan akıtana göz bile kırpmadan cesaretle karşı çıkan kömür kuşumun sesi babası olacak bir onursuzun karşısında titredi....
...Venellam o gün canını almak istediklerim arasında ilk sırayı aldı....
"B-baba özür dilerim, yalvarırım beni affet, yalvarırım, lütfen baba! Özür dilerim!PRANGALAR OLMAZ LÜTFEN BABA YALVARIRIM!!!"
ONU İNCİTMİŞTİM!! Onu incitmiştim ve gümüşi kanı, kanatlarından damla damla yağmur gibi akarken canı acıdığı için değil; babasından korktuğu için ağlıyordu benim kömür kuşum...
"Cidden özür dilemenin herhangi bir şeyi değiştireceğini mi sanıyorsun lanetli rengi bozuk? Yaptığın aptallıktan sonra sence seni affedecek miyim?"
Babasının aynı anda hem kadife hem de zehirli bir yılanın tıslaması gibi olan sesi çevremde zehirli bir fısıltı gibi dolaştı; kendi babam bana lanet okurken, kanatlarımı kesmekle ve daha pek çok korkunç cezayla beni tehdit ederken benim kulaklarım onun hakaretlerine resmen sağır olmuştum...
Duyduğum tek şey Vanellam'ın zehirli ve manipülatif fısıldaması ve kömür kuşumun kanatlarına kendi öz babası tarafında zincir vurulup kanatları kendi vücuduna boynunu saran lanetli gümüş bir prangayla sabitlenirkenki gözyaşlarıydı....
...Tanrıçam, her hareketinle kalbimi söküp almaktan asla vazgeçmeyeceksin, değil mi?....
Attığı her çığlık, yanağından süzülen her göz yaşı kalbime dayanılmaz bir acı veriyordu... Bu manzaraya tanık olmaktansa asılmayı, hançerlerle parçalanmayı, ejderhaların önüne atılmayı tercih ederdim... Ama kendi öz babam bana lanet okuyup hakaretler yağdırırken, tek yapabildiğim şey izlemek oldu... Kömür kuşum hâlâ çığlıklar atıyordu:
"BABA!! BABA YALVARIRIM LÜTFEN!!! BABA LÜTFEN DAYANAMIYORUM!! BABA ÇOK ACIYOR MERHAMET ET!!! BABA YALVARIRIM, BA-"
Vanellum zehirli bir yılan gibi o kadife gibi yumuşak ama işkence eder bir şekilde konuşmaya devam etti:
"Kapa çeneni seni onursuz kız...Atalarının barış için yaptığı her şeyi mahvettin...Beceriksiz kız....Aptal...Beyinsiz...Ve bana hâlâ baba diyorsun ha? Sus, utandırıyorsun beni."
Babalarımız, kanlarını taşıdığımız adamlar, ikimize de prangalar ve zincirler taktılar. Ben de çok acı çekiyordum, ama kömür kuşumun kanatlarından kan sırtına doğru süzülüyor, elbisesini kanla kirletiyordu... Ve o an farkına vardım -Vanellum denen o şerefsiz sırf kömür kuşumun canı daha çok yansın diye zincirlerini adeta birer bıçak gibi tasarlamıştı-.
....ÖFKEDEN TEK KELİMEYLE DELİYE DÖNDÜM, AMA HAREKET EDEMİYORDUM, MÜDAHELE EDEMİYORDUM....
İkimizi de zindana attılar; kendi ülkelerimizin zindanlarına bile layık görmediler bizi, Catena denen, sadece en aşağılık suçları işleyen mahkumların olduğu bir zindana attılar bizi. Burada öyle aşağılık insanlar olurdu ki, buraya gelmek için bir kontu, bir rahibi, bir baş büyücüyü öldürmek yahut bir şeytan-melek arası ilişkiye girmek gerekirdi. Böylesi günahkarların olduğu bir çukura sürülmüştük. Boynumdan, bileklerimden ve ayaklarımdan duvara mıhlanmıştım adeta, zincirim karnelyan olduğu için kurtulabilme gibi bir olasılığım yoktu. Bu taş güçlerimi ve yaşam enerjimi her saniye daha çok emecek lanet bir güce sahipti. Kanatlarım da aynı şekilde bir birlerine mühürlenmişti... Kırık Kont aşağılanmanın en dibini yaşamaktaydı...
Yanımdaki hücrede kömür kuşum vardı. Gözyaşları yanaklarından birer inci gibi süzülüyordu, yavaşça hıçkırıyordu... Kanatları kendi kanına bulanmıştı... Onun zincirleri de onu duvara mıhlamış, kanatları iki büklüm olmuştu... Adeta kırılmak üzerelerdi... Başımı zar zor ona doğru çevirdim, fısıldadım:
"Kömür kuşu...."
Duymadı...
"Kömür kuşu..."
"Kömür kuşu..."
"Bana bak kara kanatlı...."
"Kömür kuş-"
"NE BE!? NE İSTİYORSUN?!!!"
Canı çok yanıyordu, bağırması bile o eski güçlü sesiyle değildi, kendini bırakmamak için tüm vücudunu kasıyordu.. Etraftaki mahkumlar bize bakıyorlardı; birimiz melek, diğerimiz şeytan olduğundan ve aynı anda hücreye atıldığımızdan dolayı kesinlikle melek-şeytan ilişkisine girdiğimizi ve o yüzden burada olduğumuzu düşünüyorlardı... Ben zaten bir şeytandım, onursuzdum, böyle şeylere aldırmazdım ama şu an kömür kuşumun kanatları için olduğu kadar paramparça olmuş onuru için de ağladığına yemin edebilirdim...
"Bana bak kömür kuşu, aldırma onlara.."
"Kömür kuşu ne be? Bana öyle deme!!! Seni baş belası pislik her haltı mahvettin!!!! Senden NEFRET EDİYORUM!!"
Güldüm...
"Kömür kuşu, şeytanların olayı bu, başının belası olacağım. Benden kurtulmak için her şeyi yapacaksın ama ben başının belası olmak için ebediyyen burada kalacağım..."
...Seni yalnız bırakırsam beni diri diri göm kara kanatlı kömür kuşum..
Kırık Kont isimli kurguma aittir.
YanıtlaSil