Kırık Kont Bölüm 3: Socium
BÖLÜM 3: SOCIUM
Babam , Lider "Kızıl" Caligo, ile arabaya bindik. Bu araba Şeytan Klanının tüm vekillerini ve yöneticilerini beyaz haşerelerle olan 97. Barış Görüşmemize -Socium da denir bu görüşmelere- götüren, her biri yaklaşık 66 tane vekil'i taşıyan 6 arabadan biriydi. Ben babamın yanına, Kırık Kont olarak oturmam gereken yere oturdum. Kravatımı gevşettim, bacak bacak üstüne atıp etrafı izlemeye koyuldum. Lanet kanatlı haşereler, kendi krallıklarını her türlü gösteriş ile donatıp bir de kendilerine "Tanrı'nın Erdemlerinin Taşıyıcıları" diyorlar....
Sadece bir grup kibirli beyaz suratlı.
Huh... Ne komedi ama...
Babam bana seslendiğinde bu düşünceler içerisindeydim, düşman krallığımızın ne kadar ikiyüzlü olduğunu düşünüyordum
"Lucifer?"
"Efendim baba?"
"Baba değil, resmi bir görüşmeye gidiyoruz ve sen bir kontsun; benim temsilcimsin. Sana en az bin kere anlatmışımdır bunu."
"Üzgünüm Lider Caligo, kim bilir; belki kırık boynuzum hafızamı da etkiliyordur. Belki lanetli olan tek şey acınası varlığım değildir."
"Kont Lucifer, 19 yaşındasın. Bırak artık bu tripleri. Lanet olası bir ergen değilsin artık, olma lüksün de yok. Sorumluluk al biraz, yönetmen gereken koca bir krallık var"
"Biz ölümsüzüz Lider Caligo, neden sadece tahtı sonsuza kadar sen almıyorsun?? Eminim pek kıymetli halkın 'Kırık Kont' tarafından yönetilmektense 'Kızıl Caligo' tarafından yönetilmekten daha çok onur duyar."
"İşler böyle işlemiyor, Kont Lucifer."
"Biliyorum Lider Caligo, ve bu beni deli ediyor."
Babam karşılık vermedi, sadece bana gözlerinde o hayal kırıklığı bakışı ile bakıp tekrar diğer vekillerle konuşmaya döndü. Ben de arkama yaslanıp gözlerimi kapadım....
Kim bilir; belki eğer Tanrı bu zavallı şeytana acırsa, bir ihtimal, belki bir ihtimal...bir gün rüya bile görürüm...
Melek Klanına vardığımızı suratıma gelen havanın farklı kokusu ile anladım- Hay Şeytan, fazla temiz! Nasıl nefes alıyor bu böcekler!? Öksürdüm, bu kadar temiz bir havaya alışkın değilim ben. Etrafıma bakındım, ve gözlerimi devirme isteğime karşı koymak için resmen kendimle savaştım. Beyaz. Ve altın. Her yer. Bu güya "Tanrı'nın Erdem Temsilcileri", anlaşılan gösterişten kaçınmayı anlatan dersi pek dinlememişler-
LANET OLASI ALTIN DİYORUM SİZE!
Vekilleri takip edip buluşma salonuna girdik, bir yandan da etrafı inceliyordum. Salona vardığımızda her yerde, her salonda, her köşenin onların atası Melek Caritas'ın heykelleriyle dolu olduğunu fark ettim. Çok güzel, uzun, zayıf, narin görünümlü, uzun dalgalı saçlı beyaz kanatlı beyaz bir kadın heykeliydi bu heykel. Dürüst olmam gerekirse nefes kesiciydi. Bu heykellerle dolu toplantı odasına girip oturduk...
Kapı gıcırdadı ve açıldı...
Beyaz kanatlı haşereler giriş yapmışlardı....
Yorumlar
Yorum Gönder